13.1. İmplant Destekli Protezler

Genel tıp literatüründe eksik bir organ ya da dokunun yerini alan yapılara implant adı verilirken, diş hekimliğinde de kaybedilen diş veya diş çevresi dokuların yerini alan, sabit veya hareketli protezlere destek sağlamak amacıyla kemik içi veya üzerine yerleştirilen, biyolojik olarak uyumlu biyofonksiyonel apareylere implant denilmektedir.

Rekonstrüktif ve protetik amaçlarla, yabancı maddelerin vücuda konulması, çok eskilere dayanmaktadır. Ancak, bugün düşündüğümüz anlamdaki implant çalışmaları, metallerin vücut sıvılarına, kemik fiyolojisine ve dokulara karşı reaksiyonlarının anlaşılmasından sonra ortaya çıkmıştır.

1960'lı yıllarda titanyum ile kemik arasındaki ilişkiyi gören ve çalışmalarının sonuçlarını 1980'li yılların başında açıklayan Branemark'ın "Osseointegrasyon" kavramı bugün implantolojide kesinlikle kabul görmüştür.

Osseointegrasyon, implantın, kemik ile bağlantısını anlatan bir terimdir. Diş hekimliği implantolojisinde, uygulanan implantların kemik ile beraber diğer çevre dokularla iyi bir bağlantı yapması gereği, bu terimin "Doku integrasyonu / Tissue integration" şeklinde kullanımını ortaya çıkarmıştır.

Osseointegre implant uygulamalarında dört temel faktör vardır,*

  • Materyal özelliği: İmplant materyali saf titanyumdur. Titanyum, atmosferde yüzeyinde oluşan titanyum oksit aracılığıyla, kemikle direkt kimyasal bağlantı yapar.
  • İmplantın şekli: Branemark kendi sisteminde, gerek yüzeyin genişliği gerekse kuvvet dağılımının uygun olabilmesi için vida tipi implantları önerir. Ancak, günümüzde farklı şekiller mevcuttur.
  • Cerrahi uygulama: Cerrahi, en az doku hasarı oluşturacak şekilde, özel alet ve uygulamalar gerektirir.
  • İyileşme periyodunda kesinlikle yükleme yapılmaması: İmplantlar yerleştirildikten sonra, osseointegrasyonun tamamlanması için gereken sürede, alt çenede 3-4 ay, üst çenede 4-6 ay kesinlikle implantlar üzerine basınç uygulanmamalıdır.

Bu yükleme protokolü, implant yerleştiriminden sonra, üst yapıların uygulanması için bekleme süresinin hasta memnuniyetini azaltması, yerleştirilen implantlar üzerine uygulanacak uygun basınçların kemik iyileşmesini aktive edeceğini belirten araştırma sonuçlarının artması gibi nedenlerle immediat yükleme / hemen yüklemeyi öneren sistemler kullanılmaya başlanmıştır. Bu uygulamalarda temel prensip, primer stabilitenin en iyi derecede sağlandığı ve öncelikle basınçların düzenlenebildiği implantların immediat yüklenebileceğidir.

Başarı Kriterleri*

1975'de Harvard konferansında implant başarı standartları Schnitmann ve Schulmann tarafından şu şekilde belirtilmiştir:

1. Herhangi bir yöne hareket 1 mm'den az olmalıdır.

2. Kemik kaybı, dikey implant yüksekliğinin 1/3'inden fazla olmamalıdır.

3. Gingival iltihaplanma tedavi edilebilir olmalı, parestezi ve anestezi hali olmamalı, komşu diş zarar görmemiş olmalı, mandibuler kanal, maksiller sinüs ya da nazal septum ihlal edilmiş olmamalıdır.

4. Dental implantın başarılı olabilmesi için, vakaların en az %75'inin 5 yıl fonksiyonel hizmet vermesi gerekir.

Branemark sistemi savunucuları ve uygulayıcıları, Albrektson ve arkadaşları, bu standartların bilimsel verilere dayanmadığını ve herhangi bir osseointegrasyon sistemine uygulanamayacağını bildirmişlerdir. 1986 yılında Albrektson ve Zarb aşağıdaki standartları önermişlerdir;

1. Yerleştirilmiş implant klinik olarak test edildiğinde hareketsiz olmalıdır.

2. Radyografide herhangi bir radyolüsensi görülmemelidir.

İmplantın 1 yıllık kullanımı takiben senelik kemik kaybı 0.2 mm'den fazla olmamalıdır.

Ağrı, enfeksiyon, nöropatiler, parestezi ve anatomik oluşumların ihlali gibi semptomlar olmamalıdır.

Yukarıdaki standartlar dahilinde, 5 yıllık bir gözlem sonucu %85, 10 yıl sonunda %80 başarı oranı gereklidir.

İmplant destekli protezlerde başarı,

  • İmplant öncesi hasta değerlendirimi,
  • İmplant yerleştiriminde hassasiyet,
  • İmplant çevresi yumuşak doku düzenlemesi ve
  • Protetik restorasyonun kalitesi ile sağlanır.

*Hobo S, Ichida E., Garcia L., Osseointegration and Occlusal Rehabilitation,Quintessence Pub. Co., Tokyo, Berlin, Chicago, London, Sao Paulo, Hong Kong,1991

We strive to give our patients the smiles they deserve